Asosyalliği Bırakıp Nasıl Sosyal Biri Oldum?
Lise yıllarımın ortasına kadar insanlarla tanışmaktan kaçınan, elindeki telefona sıkıca sarılan, kendine olan güveni yüksek olmayan, aşırı asosyal biriydim. Dönüp çocuklukta yaşadıklarıma baktığımda asosyal olmamda etkili olan bazı yaşanmışlıkların olduğunu görebiliyorum. Telefonla büyümek, öğretmenim tarafından diğer öğrencilerle kıyaslanmak, sınıf arkadaşlarım tarafından dışlanmak. Bu liste uzar da gider. Bu konuları böyle söylemekten pek hoşnut değilim ancak aranızda benzeri pek çok olayı yaşayanlar olduğunu ya da olabileceğini bildiğimden sizlere de açıyorum ki az çok bir faydam dokunabilsin.
Peki ne değişti de yıllar içinde daha sosyal, iletişim becerileri kuvvetli, sosyal ortamlarda rahatça kendini ifade edebilen, öz güveni yüksek bir genç oldum?
Sosyal Becerileri Geliştirmek - Nasıl Sosyal Bir İnsan Olunur?
Sosyal birey olma yolunda attığım adımları maddeler halinde sizlerle paylaşacağım. Buradaki tavsiyeler kişisel gelişim amaçlı paylaşılmaktadır, herhangi bir şekilde tedavi amaçlı değildir. Bu konuda yardıma ihtiyacınız olduğunu düşünüyorsanız profesyonel birine danışmanız gerekir.
Sosyal Medya Dışındaki Sosyal Ortamlara Girmek
Sosyal olmak istiyorsak pek tabii insanları arayıp bulmamız gerekir. Sosyal medya dışında olmasına ayrıca dikkat etmeliyiz. Öyle de bu insanlar nerede diyebilirsiniz. Ben de demiştim.
Herkese göre değişebilse de temelde insanları bulabileceğiniz ve tanışabileceğiniz ortamlar şunlar:
- Okul
- Üniversite Kulüpleri
- İş
- Etkinlikler
- Gönüllülük Faaliyetleri
- Kulüpler
- Geziler
- Kurslar
- Organizasyonlar
Bu ortamlarda insanları tanımak, farklı ortamlarda çeşitli fikirlerle bir arada olmak, yüz yüze bakıyor olmak, jest ve mimikleri birebir görüyor olmak gerçek manada bir sosyalliğe kapı aralar.
Sosyal medya bağımlığından kurtulmak
Sosyal medya teknolojinin harika gelişmelerinden biri olsa da doğru kullanılmadığında verimimizi düşürüp vaktimizi çalabilmektedir. Öyle ki 2023 yılı başlarında yapılan bir araştırmaya göre dünyanın %59’u aktif olarak sosyal medya kullanırken sosyal medyada günlük harcanan vakit 2 saat 31 dakikadır. [1] Uyku dışındaki temel ihtiyaçlarımıza bu denli vakit ayırmadığımızı düşünürsek sosyal medya bağımlılığı ve dolayısıyla tetiklenen beğenilmeme hissi, asosyallik gibi olası problemlerin farkına varabiliriz.
- 23.02.2023
Okul
Öğrenciyseniz sınıf ortamlarında kişiler tanımak için harekete geçebilirsiniz. Öğrencilik zamanlarında attığım şu adımlar daha sosyal bir insan olmama yardımcı oldu:
- Sınıfınızdaki insanlara önce siz merhaba diyin.
- Sınıfınız dışındaki öğrencilerle ve öğretmenlerle tanışın.
- Okul etkinliklerinde görev almaya hevesli olun. Böylelikle hem farklı sınıflardan insanlarla bir arada olur hem görevli öğretmenlerle irtibat halinde olur ve onlarla tanışır hem de yeteneklerinizi keşfetme konusunda okul etkinliklerinden destek almış olursunuz.
- Farklı okullara yapılan ziyaretlere katılmaya çalışın.
- Okul yarışmalarına katılın.
Üniversite Kulüpleri
Üniversitede bir öğrenciyseniz kendinizi geliştirebileceğiniz ve yeni insanlar tanıyabileceğiniz harika bir imkana sahipsiniz. Bu satırları yazarken bir yandan da üniversite sıralarında okumaktayım ve şunu söyleyebilirim ki üniversite kulüpleri yeni insanlar tanımanın en iyi yolu.
Üniversiteler kulüplerle renk kazandığından dolayı bir üniversite kulüpsüz düşünülemez. Bu yüzden kendi üniversitenizin kulüplerinden ilginizi çekenleri bulup kayıt olabilir ve düzenlenen etkinliklere katılabilirsiniz ki bu da zaman içerisinde yeni insanlar tanımanıza olanak sağlar.
Reklam
İş
İş ortamları da yeni insanlar tanımak için oldukça güzel bir fırsat. Günümüzün büyük çoğunluğunu iş arkadaşlarıyla geçiririz. Bundan dolayı iş ortamında, iş yemeğinde veya herhangi bir iş faaliyetinde yeni insanlar tanıyabiliriz.
Etkinlikler
İlgi alanlarına göre düzenlenen sayısız etkinlik var. İnternetin yaygınlaşmasıyla etkinlikler bulmak ve katılmak daha da basit hale geldi. Eventbrite, MeetUp, LinkedIn gibi uygulamalar etkinlik, organizasyon düzenlenmesinde sıklıkla tercih ediliyor.
Bunların yanı sıra ücretli veya ücretsiz kurslara yüz yüze katılabilir, belirli gruplarla şehir şehir gezebilir, gönüllülük faaliyetlerinde bulunabilirsiniz.
Sosyal bir insan olmak için ne gibi ortamlarda bulunacağımızdan yüzeysel olarak bahsettikten sonra şimdi de ne gibi adımlar atarak kabuğumuzu kırabileceğimizden bahsedeceğim.
Harekete Geçmek
Klasik bir tabir olabilir ama yapılmadığı taktirde gelişimin gelmesi mümkün değil. Harekete geçin. Yani evde oturmayı ne kadar çok isteseniz de dışarı çıkın ve insanların olduğu yerlere gidin. Bu evde sosyalleşemeyeceğimiz anlamına gelmiyor ancak çoğu insan kendisini evinde rahat hissettiğinden herhangi bir arkadaşını evinde istemiyor. Bir bakıma ev bizim konfor alanımız haline geliyor.
Peki dışarı çıkmak için bir sebebimiz yoksa ne yapabiliriz? Sebep oluşturabiliriz. Örneğin, kurslara yazılabilir, etkinliklere kaydımızı yaptırabilir, okuyorsak okulumuzun imkanlarını araştırabilir, çalışıyorsak iş arkadaşlarımızın yanına uğrayabiliriz.
Asosyalliği dibine kadar yaşadığım zamanlarda tanımadığım insanların bulunduğu ortamlardan kaçınma eğilimindeydim ki tanıdığım insanlarla dahi pek sık görüşmüyordum. Eve gelip ders çalışıyor ya da oyun oynuyordum.
Liseye geçtiğimde beynimde bir şimşek çaktı ve sonrasında kendimi keşfetmeye başladım. Okul etkinliklerine katılmak için can atıyordum. Sınıfta bir sunum olduğu zaman arkadaşlarımın gülebileceğini bilsem de kendimi o sunumu korkmadan yapmaya teşvik ediyordum. Etkinlikler, yeni görevler ve geziler olduğunda istemesem dahi ismimi yazdırıyordum. Hatta bir keresinde lise konferans salonunda konuşma yapmaktan çekindiğimi bildiğimden ötürü böyle bir etkinlik olduğunda ismimi yazdırmak için kendimi zorlamıştım. Sahne günü geldiğindeyse her yanımı heyecan kaplamıştı. Çıkmaya çekiniyordum ama çıkmak durumundaydım. Aslında kendimi denize atıp yüzmeyi o an öğrenmiştim.
Zaman içerisinde şunu fark ettim ki konfor alanından çıkmak için yaptığım her hamle zamanla beni kendine güvenen, sosyal bir genç yaptı.
Kulaklığı Bir Kenara Koymak
Yıllar önceki fotoğraflarıma dönüp baktığımda insanların içinde bile kulaklıkla gezdiğimi gördüm. Kulaklıkla gezerek yeni insanlar tanıma düşüncesi bir ütopyadan ibaret. Aynı zamanda karşıdakilere bir saygısızlık göstergesi. Pek çok kez bir sohbet grubundaki arkadaşlarımın herhangi bir neden olmadan kulaklığını takarak aramızdan uzaklaştığını gördüm. Eğer sosyalleşme düşünceniz varsa bunu yapmamanızı tavsiye ederim. Çok itici bir durum.
Bilin bakalım aşağıdaki fotoğraflardaki kişilerden hangisi benim :)
Reklam
Konfor Alanından Çıkmak
Harekete geçmek başlığı altında bahsetmiş olsam da ayrı bir başlığa da yer vermemin doğru olabileceğini düşünüyorum. Konfor alanı, insanın kendisini rahat hissettiği hayali alanlar bütünüdür. Bir bakıma parmaklıkları olmayan bir hapishane gibi. Konfor alanının kötü yanı dışına çıkmak için harekete geçilmediğinde tekrardan oluşabilecek olmasıdır. Eğer yeni bir şey denemek istediğinizde olabilecek tüm kötü senaryoları aklınızda kuruyorsanız konfor alanında kalmak için kendi kendinizi teselli ediyorsunuzdur. Bu cümleyi yazarken birkaç konfor alanı oluşturmuş olduğumu ve hâla kurtulamadığımı fark ettim.
Peki konfor alanından nasıl çıkılabilir?
Burası kritik bir konu. Bazı zamanlar oluşturulan konfor alanları insanın sağlığı için gerekli olabilir veya yanlış şekilde kırılması insana çok acı verebilir. Yine yaşanılan acı olaylar insanı bu alanın içerisine sürükleyebilir. Bu noktada ilerleyen maddeler ters etki gösterebileceğinden dolayı eğer böyle bir durum içinde olduğunuzu ya da olabileceğinizi düşünüyorsanız lütfen yetkili birine danışınız.
Konfor alanı pek çok alanda yer ediniyor olsa da şimdi sosyallik açısından ilişkisini inceleyelim.
-
Konfor alanlarını fark etmek.
Esasında rahat ettiğimiz bu alanlar kendiliğinden oluşmaz. Örneğin, asosyal kişiliğimiz oyunlara çok vakit ayırmamızdan, arkadaşlarımız tarafından ötekileştirilmemizden, sevdiğimiz insanlar tarafından küçümsendiğimizden dolayı oluşabilir. Ne demek istiyorum? Daha detaylı örnek verecek olursam örneğin ilkokulda resim dersindesiniz. Bir resim yapıyorsunuz ve öğretmeniniz tarafından sınıf önünde küçümseniyor, yırtılıyor vb. Böyle bir olay kişinin kabuğuna çekilmesinde ne yazık ki temel etkenlerden. Bu ve benzeri olaylar yaşamış bir çocuk zaman içerisinde yeteneklerini keşfetme yönündeki çalışmalarını da bırakır.
-
Bazı soruları kendinize sormak.
Geçmişinize dönüp baktığınızda böyle olaylar yaşadığınızı düşünüyorsanız bunlar üzerine biraz düşünebilirsiniz. Hangi olay beni nasıl etkiledi? Ne oldu da ben bunu bıraktım?
-
Konfor alanından çıkaracak adımları belirlemek.
-
Pes etmeden ilerlemeye devam etmek.
Ne gibi adımlar atmalıyım? Neyi doğru yapmıyorum? İnsanlar içerisine çıkmaktan neden çekiniyorum? En fazla ne olabilir? Geçmişte o beni sevmediyse diğerleri de sevmeyecek mi? Buna benzer soruları kendinize sorarak ilerlemenizi sürdürmeniz gerekir. Yoksa kabuğunuzu tam kıracağınız sırada yeni bir kabuk örerken bulabilirsiniz kendinizi.
Korkmamak
İnsanların en büyük korkularından birinin topluluk önünde konuşmak olduğunu düşünürsek yalnız olmadığımızı anlayabiliriz. Yeni insanlarla tanışmaktan korktuğumuz her seferinde konfor alanımıza daha da gireceğiz. Bunu her zaman hatırlarsak eğer kendimizi motive edebiliriz.
Korku duygusu içimizi doldurduğunda birkaç saniye nefeslenip düşüncemizi akışına bırakmamız, düşünceye sarılmamamız korku duygusunun öz güven duygusuyla değişmesine yardımcı olabilir.
Utanma Korkusu
Zaman zaman utanma korkusu yaşadığımı görebiliyorum ki böyle bir durumda kendimle bir yarışma yapıyorum. Utandığım neyse onu yapacağım diyorum ve er ya da geç onu yapıyorum. Hâla büyük eksiklerim olsa da alışmaya başladım. Mesela bu konuda her yerde anlattığım bir olay var ki üniversiteye geçiş sınavında bana büyük moral oldu.
Üniversite sınavı bizim zamanımızda iki gün sürüyordu. İlk gün sınava girdikten sonra istediğim başarıyı gösteremediğimden aşırı berbat hissediyordum. Ertesi gün yine bir sınavım olduğundan dolayı bu duyguyu bir kenara bırakmam gerekiyordu. Geçtim bir odaya ve uzun uzadıya düşünmeye ve sınavı gözümde büyütmemem gerektiğine karar verdim. Bir saate yakın kendimi teselli ettim. Bu sırada aklıma sınav yılımda izlediğim bir video geldi ki videoda eczaneye kıyma soran birinden bahsediliyordu. Ailemle kafa dağıtmak için yakınlardaki parka gitmek için hazırlandık ve dışarı çıktığımız anda bu çılgın fikri uygulamamın yarın beni korkusuz yapacağını düşündüm. Eczanenin önüne kadar geldim ve beklemeye başladım. Girsem mi girmesem mi? Böyle böyle vakit geçerken bizimkiler merakla beni bekliyordu. Bir yandan da ne yapacaksan yap da gidelim gibisinden konuşuyorlardı. Hayatımın en utanç verici anlarından biri olacağını bildiğimden adım atmaya korkuyordum. Eğer ki o gün gidip eczaneye kıyma sormamış olsaydım şu an çok farklı bir psikolojide çok farklı bir yerde olacaktım. Çünkü içeriye girip sorumu sorduğum anda kendime olan güvenim şahlandı ve gülmemek için kendimi zor tuttum. Enerjim birden yükseldi, motive oldum.
Gitmeden önce beni döveceklerini, bana mal gözüyle bakacaklarını düşünüyordum am bunların hiçbiri yaşanmadı. Hatta daha iyisi hep beraber güldük ve güzel bir anı bırakmış olduk.
Buradan demem o ki korkuların büyük çoğunluğu gerçeği yansıtmaz.
İnsanlarla vakit geçirmek sosyallik becerilerini kuvvetlendirir, bireylerin gelişimine önemli derecede katkı sağlar. Yeni bir insan tanımak, farklı ortamlarda çeşitli fikirlerle bir arada olmak, yüz yüze bakıyor olmak, jest ve mimikleri birebir görüyor olmak gerçek manada bir sosyalliğe kapı aralar. Bunun için pek tabii harekete geçmek gereklidir. Evde oturarak, telefona bakarak sosyalliğin getirilerinden faydalanmamız mümkün olmayacaktır. Bugün yaşadıklarım üzerinden şu sorulara maddeler halinde cevap vermeye odaklandım: “Nasıl sosyal biri olurum?”, “Asosyal biri olmaktan nasıl kurtulurum?”, “Yeni insanlar nasıl tanırım?”, “Sosyallik becerisi nasıl kazanırım?”, “Sosyal bir insan olmak için ne yapmalıyız?”. Umarım yazım sizler için faydalı olur. Unutmayın, zaman pişmanlıklara saatlerce vakit ayıramayacağımız kadar kısa. Nasıl biri olmak istiyorsak bir an önce harekete geçelim.
İlk yorumu paylaşan siz olun.